الاثنين، 18 ديسمبر 2023

Download PDF | ( History) Johannes Schiltberger, Türkler Ve Tatarlar Arasında, Als Sklave im Osmanischen Reich und bei den Tataren: 1394-1427 ÇEVİREN Turgut Akpmar, First published January 1, 1438.

Download PDF | ( History) Johannes Schiltberger, Türkler Ve Tatarlar Arasında, Als Sklave im Osmanischen Reich und bei den Tataren: 1394-1427 ÇEVİREN Turgut Akpmar, First published January 1, 1438. 

215 Pages 



B ugün, Bavyera Eyaletinin başşehri olan Münih'te ve Freising kasabası ve civarında binlerce Türk, misafir işçi olarak yaşamaktadır. Fakat bundan 550-600 yıl önce belki de ne bir tek Türk Bavyera'yı görmüş ne de bir Bavyerali Türkiye'yi tanımıştı. Kader ve "Kısmet" (Almanlar bizim kısmet kelimesini "kismet" şeklinde ve aynı anlamda kullanırlar) bir genç asilzadeyi Alplerin eteklerinden alıp Türkiye'ye ve oradan Suriye, Mısır, İran, Ortaasya ve Sibirya'ya kadar sürüklemiştir. 



















İşte ilerde Türkolojinin kurucusu sayılacak bu Bavyerali gencin romanlarda bile az rastlanan macerası ve yurduna döndükten sonra yazdığı hatıraları bu yazının konusunu teşkil edecektir. Schiltberger, 1381 yılında Münih'le Freising arasında Lohof yakınında Hollers köyünde doğmuştur. Flenüz 16 yaşında iken, Macaristan Kralı Sigismund hizmetinde Niğbolu Muharebesine (1396) iştirak etmiş ve yeniçeriler tarafından esir alınmıştır. Bilindiği gibi Macar Kralı Sigismund, Balkanlarda gittikçe yayılarak Avrupa'ya doğru ilerleyen Türkleri durdurmak üzere bir Haçlı ordusu teşkil etmiş, muhtelif devletlerin gönderdiği yardımcı kuvvetlerle 130.000 kişiyi bulan bir ordu ile Niğbolu Muharebesine girmişti. J. Schiltberger işte bu ordu içinde bulunuyordu. Niğbolu Meydan Savaşı Türklerin büyük bir zaferi ile neticelenmişti. Fakat zamanın bazı yabancı kronikçilerine bakılırsa Türkler 60.000 şehit vermişlerdi (?). Mağrur Bayezid, şehitlerle dolu savaş alanını büyük bir acı ile seyrederken kendini tutamayarak ağlamış, intikam için and içmişti. 





















Rivayete göre sayıları onbinleri bulan esirin Sultanın önünde kafaları kesilmişti. Bu arada diğer iki esirle beraber bağlammış çok genç bir Alman da Sultanın önüne götürülmüştü. Esirin çocuk denecek kadar genç oluşu dikkati ve rikkati çekmiş olmalı ki Şehzadesinin ricası üzerine, Sultan 20 yaşından küçük olanların öldürülmemesine karar verdi. Kendi ifadesine nazaran Münihli Johannes Schiltberger o zaman henüz 16 yaşında bulunuyordu. Hayatı gençliğine bağışlandı ve diğer birçok esirle birlikte Gelibolu üzerinden o zamanki Başkent Bursa'ya sevkedildi. Yıldırım Bayezid, esirlerden bir kısmını zaferinin işareti ve şeref armağanı olarak dost hükümdarlara gönderiyordu. J. Schiltberger Mısır'da Sultan Berkuk'a gitmesi gerekenlerdendi. Ayaklarındaki yaralar sebebile gönderilemeyen tutsak, 30 Eylül 1396'dan 30 Temmuz 1402'ye kadar Sultan Bayezid emrinde kalmış, Ankara Meydan Savaşındaki yenilgi üzerine Timur'un tutsakları arasına katılmıştır. Bu suretle 6 yıl Osmanlı esaretinde kalan Alman genci için yeni bir macera başlıyordu. Timur'un ölümünde dördüncü oğlu ŞahrulVun payına düşen esir, sonradan diğer bir oğlu Miran Şah'ın mülkiyetine geçmiştir. 1408 yılında Miran Şah'ın, Karakoyunlulardan Kara Yusuf'a karşı yaptığı savaşda şehit olması üzerine, Schiltberger bir kere daha sahip değiştirmiş ve Miran Şah'ın ikinci oğlu Ebubekir'in kölesi olmuştur. 























Ebubekir'in Sarayında o sıralarda Çekre yahut Schiltberger'in ifadesi ile (Tzegre) isimli, taht üzerinde hak iddia eden Altınordulu bir Prens veya hakiki bir Han yaşıyordu. O tarihlerde Han'ları istediği gibi tahta çıkarıp indiren kudretli bir kabile reisi ve bir nevi Naip olan Edegu, Çekre'ye tahta oturması için haber salmıştı. Ebubekir, Çekre'nin dönüşünde maiyetine 600 atlı verdi. Bunlar arasında Alman Evliya Çelebisi Schiltberger de bulunuyordu. Bu sırada Edigu, Sibirya üzerine bir sefere çıkmıştı. Çekre ve bu arada seyyahımız da ister istemez ona katılmak zorunda kaldılar. Richard Peters'in iddiasına bakılırsa Avrupa'ya Sibirya'nın ismini ilk getiren Schiltberger olmuştur.

















Fakat Schiltberger'in bizi asıl ilgilendiren yönü Türkiye ve Türkler hakkında verdiği bilgilerdir. Karl Friedrich Neumann'ın yayınladığı kitabın 51-73'üncü sayfaları Türkiye'ye hasredilmiştir. Yazar aslında bir ilim adamı veya fikir adamı olmadığından verdiği bilgiler için Franz Babinger; Seyahatname yazarının "putperestler diyarı", I. Bayezid'in ölümünden sonraki safha için pek fazla bir şey söylememekte olduğuna ve 15. yüzyılın ilk çeyreği için kaynak olarak ancak kısmen kullanılabileceğine işaret etmektedir. Fakat bu, eserin büyük tarihi değerini azaltmaz. 





















Titizce yazılmış eserleriyle tanınmış bilgin Richard Hartmann, "Die Welt des Islams" Dergisinin 23. cilt 1/2 sayısında (1941) H. H. Giesecke'nin Bezm ü Rezm neşrini tenkid ederken, bu eserde Kadı Burhaneddin konusunda verilen malûmatın Schiltberger'in güvenilebilirliğini hayret edilecek şekilde meydana çıkardığını söylüyor. Richard Peters ise (Von der alten und neuen Türkei) kitabında Schiltberger'in (Bizans kaynaklan ile Marco Polo'nun eseri dışında) bizzat kendi gördüklerine dayanarak Türkler ve Osmanlı Devletinin ilk devirleri hakkında Avrupa'da büyük ilgi uyandıran bilgiler veren bir eser yazdığını söylüyor ve "memleketi olan Almanya'da dolayısiyle bütün Avrupa'da Türk milleti, ile dili ve âdetleri ve Devleti hakkında güvenilir bilgiler veren ilk yazar olduğunu" ileri sürüyor. Gerçekten Schiltberger'in eserinin sadece çok eski oluşu bile büyük bir değer taşımaktadır. Böyle bir eserin satır satır, kelime kelime tenkidi bir görüşle incelenmesi gerekir. Bu satırları yazdığımız anda eser elimizde bulunmuyor. 13-14 yıl önce Bayerische Staatsbibliothek'de aldığımız bazı notlardan bir ikisine işaretle yetineceğiz. R. Peters, Schiltberger'in Seyahatnamesi sayesinde Yıldırım Bayezid'in kafese konulması olayının bir masaldan ibaret olduğunun anlaşıldığını iddia ediyor. Bu iddianın doğruluğuna inanamıyoruz. 


























Vaktiyle büyük bilgin Köprülü mükemmel bir araştırmasında hem kafese konulma hem intihar olayının doğruluğunu ortaya koymuştu. (Belleten, sayı: 2 ve 27) Bu mesele hakkında Schiltberger'de açık bir kayıt ise (ki bizim bildiğimize göre bu netice hiçbir kayıt olmamasından çıkarılmaktadır) sadece bu bile bizim için eserin kıymetini büyütür. Çünkü ilmin gayesi sadece fayda temini değil bitmeyen insan tecessüsünü, öğrenmek, bilmek hususundaki susuzluğu gidermektir. Schiltberger'in Anadolu hakkında verdiği bilgiler arasında medeniyet tarihimiz için çok ilgi çekici noktalar vardır.



















Meselâ o zamanki başşehir Bursa'da sekiz hastahane bulunduğunu ve bu hastahenelerde hastaların Hıristiyan, Yahudi veya Müslüman gibi hiçbir dini" ayırım yapılmadan yatıp tedavi edildiğini söylüyor. Samsun (Amisus)'dan "en güzel şehirlerden biri" olarak bahsediyor ve şehrin birbirine, bağırsan duyulacak kadar yakın, kale içinde Müslüman ve Cenevizlilerin oturduğu iki ayrı şehirden ibaret olduğunu söylüyor. Yazdıkları her zaman isabetli değildir. Meselâ Bayezid'in esaretinde 12 yıl kaldığını yazmaktadır. Halbuki esir düştüğü Niğbolu Muharebesi ile Timur'un kölesi haline geldiği Ankara Meydan Muharebesi arasında ancak altı yıl geçmişti. (1396-1402) Ölünceye kadar Yıldırım Bayezid'in yanında kalmış olsa bile (8 Mart 1403) yine de büyük bir yanılma olduğu aşikârdır. Bunun sebebi hatıraların çok sonraları ve kontrolsüz yazılmış olmasıdır, denilebilir. Çünkü evvelce belirttiğimiz gibi Schiltberger çocuk denecek yaşta esir düşmüş ve ancak 30 yıldan fazla bir zaman sonra memleketine dönebilmiştir. 





























Artık Bavyeralı genç asilzade, çok gezmiş, çok görmüş ve mihnet çekmiş olgun bir şahsiyet idi. Türkçe, Farsça, Ermenice ve Yunancayı öğrenmişti. Dük III. Albrecht bu çok tecrübeli gezgini hemen hizmetine aldı. Schiltberger, Dükün malikânesinde artık rahat ve huzur içinde bir hayat sürmeye ve hatıralarını yazmaya başlamıştır. J. Schiltberger'in eseri 1427'de yazılmış ve 1460'da Augsburg'ta basılmıştır. Aynı sene içinde beş defa yayınlanan eser, büyük bir alâka uyandırmıştı. Sonradan 16. yüzyılda yeniden basılmış olan eser, 1859 yılında Karl Friedrich Neumann tarafından bastırılmıştır. Halen, Schiltberger'in eserinin 4 yazma nüshası mevcuddur. Bunlar Donaueschingen, Heidelberg, Nürnberg ve St. Gallen'de Manastır Kütüphanesinde bulunan yazmalardır. Neumann'ın yayınladığı eser Heidelberg nüshasıdır.

















 1879'da Schiltberger'in seyahatnamesi Londra'da İngilizceye de çevrilmiştir. Babinger, birçok defalar yayınlanan seyahatnamenin en iyisinin Valentin Langmantel tarafından, Nürnberg'deki yazmaya dayanarak 1885'de Tübingen'de neşredilen olduğunu yazmaktadır. Bu kitabın 148. ve müteakip sayfalarında Schiltberger'in Seyahatnamesinin yazma ve basmaları hakkında bilgi verilmiştir.





















Bildiğimize göre bu konuda en yeni olarak, Rose Graessel 1947'de Hamburg'ta "Hans Schiltbergers Reise in die Heidenschaft" ismiyle bir kitap yayınlamıştır. Dileğimiz bu çok eski seyahatnamenin Türkçeye de çevrildiğini görmektir. Hayat Tarih Mecmuası, Ağustos 1974.





 







Link  









Press Here 







اعلان 1
اعلان 2

0 التعليقات :

إرسال تعليق

عربي باي